1.09.2014

KUR SAVAŞLARI


Bugün yeni bir kur savaşının içindeyiz ve dolara yönelik yeni bir güven krizi yolda. Bu kez sonuçları Nixon’un karşılaştıklarından çok daha kötü olacak. Son 40 içinde küreselleşm
enin, türevlerin ve kaldıraç kullanımının artması, finansal panik ve bulaşıcılığın kontrol altında tutulmasını bütünüyle olanaksızlaştırdı.

Yeni kriz muhtelemen para piyasasında başlayacak ve hızla hisse senetlerine, tahvillere ve emtiaya bulaşacak. Dolar çöktüğünde dolara bağlı piyasalar da çökecek. Panik hızla bütün dünyaya yayılacak.

Bunun sonucunda bir başka ABD başkanı, muhtelemen Başkan Obama, doları tamamen çökmekten kurtarmak için hazırlanan radikal bir müdahale planını açıklamak üzere radyo, televizyon yayınlarına ve siber aleme çıkarak, günümüzde varolmaya devam eden yasal yetkilerini hatırlatacak. Bu yeni plan altın standartlarına dönüşü bile içerebilir. Eğer altın kullanılırsa, mevcut olan sabit altın miktarıyla şişkin para arzını desteklemek için altının muhtelemen çok daha yüksek bir fiyatı olacak. Daha önceden altına yatırım yapmış olan Amerikalılar yeni oluşan servetleri üzerinden adalet adına yüzde %90’lık bir ‘beklenmeyen kazanç’ vergisi ödemekle karşı karşıya kalacak. Avrupa ve Japonya’nın halen New York’ta depolanan altınlarına el konulacak ve bunlar Yeni Dolar Politikası’nın hizmetinde kullanılmak üzere dönüştürülecek. Hiç kuşkusuz Avrupalılar ve Japonlara, eski altınları karşılığında daha yüksek olan yeni fiyatından Yeni Dolara dönüştürülebilecek alındı makbuzları verilecek.

Ya da, başkan durumu düzeltip istikrara kavuşturmak için altına geri dönmekten kaçınıp bir dizi sermaye denetiminden ve küresel IMF para yaratımından yararlanabilir. Bu IMF küresel kurtarma paketi eski, konvertibl olmayan dolar cinsinden değil, SDR1 adlı, yeni basılmış küresel para birimiyle hazırlanacak. Hayat devam edecek fakat uluslarası para sistemi asla aynı olmayacak.

Bu abartılı bir spekülasyon değil. Hepsi daha önce oldu. Para birimleri defalarca çöktü, varlıklar donduruldu, altın kamulaştırıldı ve sermaye denetimleri getirildi. ABD bu eylemlerden muaf olmadı; hatta, Amerika 1770’lerden 1970’lere kadar, Devrim, İç Savaşi Büyük Bunalım ve Carter dönemindeki hiperenflasyon sırasında doların değerinin düşürülmesinin önde gelen savunucusu oldu. Bir kuşak içinde kur düşüşü yaşanmamış olması, yalnızca bir sonraki çöküşün gecikeceğini gösterir. Bu bir varsayım değil –önkoşullar zaten hazır.

ABD merkez bankası Federal Reserve (Fed) eski Başkanı Ben Bernanke’nin rehberliğinde finans tarihinin en büyük kumarına girilmiştir. Fed 2007’den beri başlayarak kısa vadeli faiz oranlarını  düşürüp serbest kredi kullandırarak ekonomik çöküşe müdahale etti. Sonunda oranlar sıfıra ulaştı ve Fed’in mermisi bitti.

Ardından, 2008 yılında Fed yeni bir mermi buldu: Parasal gevşeme. Fed programı, uzun vadeli faiz oranlarının düşürülmesi aracılığıyla finansal koşulların gevşetilmesi şeklinde tanımlasa da, bu esas olarak büyümeyi teşvik etmek için uygulanan bir para basma programıdır.

Fed, bir çöküşün ardından gelen doğal deflasyonu dengelemek için varlık fiyatlarını, emtia fiyatlarını ve tüketici fiyatlarını suni biçimde yükseltmeye çalışıyor. Esasen, çoğunlukla bunalıma eşlik eden deflasyona karşı bir halat çekme oyununa girmiş durumda. Halat çekme oyununda başlangıçta genellikle bir şey olmaz. Takımlar eşittir ve bir süre fazla hareket görülmez, yalnızca ipin üzerinde çok fazla gerilim vardır. Sonunda bir taraf düşecek ve diğer taraf zaferini ilan etmek için kaybedenleri çizginin üzerine sürükleyecektir. Fed’in oynadığı kumarın özü budur. Deflasyonu egemen kılmadan önce enflasyon yaratılmalı, halat çekme oyununu kazanmalıdır.

Halat çekme oyununda ip, stresin bir taraftan diğerine aktarıldığı kanaldır. Enflasyon ve deflasyon arasındaki çekişmede ip dolardır. Karşıt güçlerin tüm stresini dolar taşır ve stresi tüm dünyaya gönderir. Doların değeri halat çekme oyununu kimin kazandığını söylemenin yoludur. Bu özel halat çekme oyunu fiilen tam bir kur savaşıdır ve aslında gerçek bir oyun değil dünya üzerindeki her hisse senedi, tahvil ve emtianın değerine yapılan saldırıdır.

Fed için mümkün olan dünyaların en iyisinde varlık değerleri desteklenmekte, bankalar güçlenmekte, devlet borçları erimekte ve hiç kimsenin bunu fark etmediği anlaşılmaktadır. Ancak Bernanke benzeri görülmemiş ölçekte para basarak 21. Yüzyılın en iyiyi arzu eden ve en kötüye karşı oldukça hazırlıksız olan Pangloss’u2 haline gelmiştir.

Fed’in para basmasının aniden hiperenflasyona dönüşmesi gibi çok gerçek bir tehlike var. Enflasyon tüketici fiyatlarını etkilemese bile, varlık fiyatlarında kendisini gösterip hisse senedi, emtia, arsa ve diğer maddi varlıklarda balonlara yol açabilir; 2000’de teknoloji hisselerinde veya 2007’de konutta olduğu gibi patlamaya yatkın balonlar. Fed bu tür sonuçları önlemek için gerekli araçlara sahip olduğunu iddia ediyor ama bu araçlar daha önce hiç bu koşullarda veya böylesine geniş ölçekte denenmedi. Fed’in aldığı önlemlerin –daha yüksek faiz oranları ve sıkı para- aslında öncelikle kaçınmaya çalıştığı türden bir bunalıma doğrudan yol açması olası. ABD ekonomisi bıçak sırtında, bunalım ile hiperenflasyon arasında duruyor. Milyonlarca yatırımcı, işletme sahibi ve işçi Fed’in bıçağı daha ne kadar dengede tutabileceğini merak ediyor.

Daha da kötüsü, bunların hiçbiri bir boşluk içinde gerçekleşmiyor. Fed’in politika manipülasyonları yalnızca Amerikan ekonomisiyle sınırlı olsaydı bu bir anlam ifade edebilirdi, ama durum böyle değil. Dolar basmanın küresel etkileri var; Fed parasal gevşemeye girişerek aslında dünyada bir kur savaşı ilan etmiş oldu. Fed’in politikasının ABD’de yaratılmasından korkulan etkilerin çoğu diğer ülkelerde kendini göstermeye başladı bile. ABD’de dolar basmak Çin’de enflasyonun yükselmesi, Mısır’da gıda fiyatlarının artması ve Brezilya’da hisse senedi balonları oluşması anlamına geliyor. Para basmak ABD borçlarının yabancı alacaklılara daha ucuz dolarlarla ödenmesi için devaüle edilmesi demek. Gelişmekte olan ekonomilerde devalüasyon, bu ülkelerin yaptığı ihracatın Amerikalılar için pahalılaşması nedeniyle, daha yüksek işsizlik anlamına geliyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan enflasyon da gelişmekte ekonomilerde ihtiyaç duyulan bakır, mısır, petrol ve buğday gibi girdilerin fiyatlarının yükselmesi demek. Yabancı ülkeler ABD’nin neden olduğu enflasyonla sübvansiyonlar, gümrük vergileri ve sermaye denetimleri aracılığıyla savaşmaya başladı; kur savaşı hızla genişliyor.

Fed’in tirilyon dolarlık bir ölçekte para basması yeni bir olgu olabilir ama kur savaşları yeni değil. Daha önce de kur savaşları yapıldı –yalnızca 20. Yüzyılda iki kere- ve hep kötü sonuçlandı. Kur savaşları en iyi koşullarda ticari ortaklarından büyüme hırsızlığı yapan ülkelerin üzücü manzarasını sunabilir, en kötü koşullarda ise ardışık enflasyon, durgunluk, misilleme ve fiili şiddet nöbetlerine dönüşürler; zira kaynak kapışma mücadelesi, işgale ve savaşa yol açar. Tarihsel örnekleri yeterince iç karartıcı olsa da bugünkü tehlike çok daha büyüktür, büyüklüğü dünyadaki finansal bağlantıların ölçeği ve karmaşıklığı nedeniyle katlanarak artmıştır.

İktisatçıların son yıllardaki ekonomik felaketleri öngörmek ve önlemek konusundaki başarısızlıkları çoğu gözlemciyi şaşırtmaktadır. Teorileri yalnızca faciayı önlemekte başarısızlıkla olmakla kalmadığı gibi kur savaşlarını daha da beter hala getiriyor. İktisatçıların SDR adı verilen küresel para birimi gibi son çözümleri, mevcut çıkmazlardan hiçbirine çözüm getirememenin yanı sıra gizli tehlikeler içeriyor.

Bu yeni tehlikelerin arasında yalnızca Amerika’nın  ekonomik refağına değil ulusal güvenliğimize yönelik tehtitler de var. Ulusal güvenlik uzmanları dövizle ilgili sorunları geleneksel olarak Hazine’ye bıraktığından, sürekli olarak Çin’in el altından yapıtğı altın alımlarından tutun da ulusal varlık fonlarının gizli gündemlerine kadar uzanan yeni tehtitler çıkıyor ortaya. Her türlü tehditten daha büyük olanı ise nihai bir bir tehlike: Bizzat doların çöküşü. Üst düzey ordu ordu istihbarat görevlileri artık Amerika’nın benzersiz askeri üstünlüğünün yalnızca doların aynı ölçüde benzersiz ve üstün rolüyle sürdürülebileceğini anlamış durumda. Dolar çökerse, Amerika’nın ulusal güvenliği de onunla birlikte çöker.

Mevcut kur savaşının sonucu henüz kesin olamamakla birlikte, ABD ve dünya ekonomisinin liderleri önceki kuşakların yanlışlarından ders almayı başaramazlarsa en kötü durum senaryosunun bir versiyonunun gerçekleşmesi neredeyse kaçınılmaz olacak.

Kur Savaşları, James Rickards

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder