Bugün yeni bir kur savaşının
içindeyiz ve dolara yönelik yeni bir güven krizi yolda. Bu kez sonuçları
Nixon’un karşılaştıklarından çok daha kötü olacak. Son 40 içinde
küreselleşm
enin, türevlerin ve kaldıraç kullanımının artması, finansal panik ve bulaşıcılığın kontrol altında tutulmasını bütünüyle olanaksızlaştırdı.
enin, türevlerin ve kaldıraç kullanımının artması, finansal panik ve bulaşıcılığın kontrol altında tutulmasını bütünüyle olanaksızlaştırdı.
Yeni kriz muhtelemen para
piyasasında başlayacak ve hızla hisse senetlerine, tahvillere ve emtiaya
bulaşacak. Dolar çöktüğünde dolara bağlı piyasalar da çökecek. Panik hızla
bütün dünyaya yayılacak.
Bunun sonucunda bir başka ABD
başkanı, muhtelemen Başkan Obama, doları tamamen çökmekten kurtarmak için
hazırlanan radikal bir müdahale planını açıklamak üzere radyo, televizyon
yayınlarına ve siber aleme çıkarak, günümüzde varolmaya devam eden yasal
yetkilerini hatırlatacak. Bu yeni plan altın standartlarına dönüşü bile
içerebilir. Eğer altın kullanılırsa, mevcut olan sabit altın miktarıyla şişkin
para arzını desteklemek için altının muhtelemen çok daha yüksek bir fiyatı
olacak. Daha önceden altına yatırım yapmış olan Amerikalılar yeni oluşan
servetleri üzerinden adalet adına yüzde %90’lık bir ‘beklenmeyen kazanç’
vergisi ödemekle karşı karşıya kalacak. Avrupa ve Japonya’nın halen New York’ta
depolanan altınlarına el konulacak ve bunlar Yeni Dolar Politikası’nın
hizmetinde kullanılmak üzere dönüştürülecek. Hiç kuşkusuz Avrupalılar ve
Japonlara, eski altınları karşılığında daha yüksek olan yeni fiyatından Yeni
Dolara dönüştürülebilecek alındı makbuzları verilecek.
Ya da, başkan durumu düzeltip
istikrara kavuşturmak için altına geri dönmekten kaçınıp bir dizi sermaye
denetiminden ve küresel IMF para yaratımından yararlanabilir. Bu IMF küresel
kurtarma paketi eski, konvertibl olmayan dolar cinsinden değil, SDR1 adlı, yeni
basılmış küresel para birimiyle hazırlanacak. Hayat devam edecek fakat
uluslarası para sistemi asla aynı olmayacak.
Bu abartılı bir spekülasyon değil.
Hepsi daha önce oldu. Para birimleri defalarca çöktü, varlıklar donduruldu,
altın kamulaştırıldı ve sermaye denetimleri getirildi. ABD bu eylemlerden muaf
olmadı; hatta, Amerika 1770’lerden 1970’lere kadar, Devrim, İç Savaşi Büyük
Bunalım ve Carter dönemindeki hiperenflasyon sırasında doların değerinin
düşürülmesinin önde gelen savunucusu oldu. Bir kuşak içinde kur düşüşü
yaşanmamış olması, yalnızca bir sonraki çöküşün gecikeceğini gösterir. Bu bir
varsayım değil –önkoşullar zaten hazır.
ABD merkez bankası Federal Reserve
(Fed) eski Başkanı Ben Bernanke’nin rehberliğinde finans tarihinin en büyük
kumarına girilmiştir. Fed 2007’den beri başlayarak kısa vadeli faiz oranlarını düşürüp serbest kredi kullandırarak ekonomik
çöküşe müdahale etti. Sonunda oranlar sıfıra ulaştı ve Fed’in mermisi bitti.
Ardından, 2008 yılında Fed yeni
bir mermi buldu: Parasal gevşeme. Fed programı, uzun vadeli faiz oranlarının
düşürülmesi aracılığıyla finansal koşulların gevşetilmesi şeklinde tanımlasa
da, bu esas olarak büyümeyi teşvik etmek için uygulanan bir para basma
programıdır.
Fed, bir çöküşün ardından gelen
doğal deflasyonu dengelemek için varlık fiyatlarını, emtia fiyatlarını ve
tüketici fiyatlarını suni biçimde yükseltmeye çalışıyor. Esasen, çoğunlukla
bunalıma eşlik eden deflasyona karşı bir halat çekme oyununa girmiş durumda.
Halat çekme oyununda başlangıçta genellikle bir şey olmaz. Takımlar eşittir ve
bir süre fazla hareket görülmez, yalnızca ipin üzerinde çok fazla gerilim
vardır. Sonunda bir taraf düşecek ve diğer taraf zaferini ilan etmek için
kaybedenleri çizginin üzerine sürükleyecektir. Fed’in oynadığı kumarın özü
budur. Deflasyonu egemen kılmadan önce enflasyon yaratılmalı, halat çekme
oyununu kazanmalıdır.
Halat çekme oyununda ip, stresin
bir taraftan diğerine aktarıldığı kanaldır. Enflasyon ve deflasyon arasındaki
çekişmede ip dolardır. Karşıt güçlerin tüm stresini dolar taşır ve stresi tüm
dünyaya gönderir. Doların değeri halat çekme oyununu kimin kazandığını
söylemenin yoludur. Bu özel halat çekme oyunu fiilen tam bir kur savaşıdır ve
aslında gerçek bir oyun değil dünya üzerindeki her hisse senedi, tahvil ve
emtianın değerine yapılan saldırıdır.
Fed için mümkün olan dünyaların en
iyisinde varlık değerleri desteklenmekte, bankalar güçlenmekte, devlet borçları
erimekte ve hiç kimsenin bunu fark etmediği anlaşılmaktadır. Ancak Bernanke
benzeri görülmemiş ölçekte para basarak 21. Yüzyılın en iyiyi arzu eden ve en
kötüye karşı oldukça hazırlıksız olan Pangloss’u2 haline gelmiştir.
Fed’in para basmasının aniden
hiperenflasyona dönüşmesi gibi çok gerçek bir tehlike var. Enflasyon tüketici
fiyatlarını etkilemese bile, varlık fiyatlarında kendisini gösterip hisse
senedi, emtia, arsa ve diğer maddi varlıklarda balonlara yol açabilir; 2000’de
teknoloji hisselerinde veya 2007’de konutta olduğu gibi patlamaya yatkın
balonlar. Fed bu tür sonuçları önlemek için gerekli araçlara sahip olduğunu
iddia ediyor ama bu araçlar daha önce hiç bu koşullarda veya böylesine geniş
ölçekte denenmedi. Fed’in aldığı önlemlerin –daha yüksek faiz oranları ve sıkı
para- aslında öncelikle kaçınmaya çalıştığı türden bir bunalıma doğrudan yol
açması olası. ABD ekonomisi bıçak sırtında, bunalım ile hiperenflasyon arasında
duruyor. Milyonlarca yatırımcı, işletme sahibi ve işçi Fed’in bıçağı daha ne
kadar dengede tutabileceğini merak ediyor.
Daha da kötüsü, bunların hiçbiri
bir boşluk içinde gerçekleşmiyor. Fed’in politika manipülasyonları yalnızca
Amerikan ekonomisiyle sınırlı olsaydı bu bir anlam ifade edebilirdi, ama durum
böyle değil. Dolar basmanın küresel etkileri var; Fed parasal gevşemeye
girişerek aslında dünyada bir kur savaşı ilan etmiş oldu. Fed’in politikasının
ABD’de yaratılmasından korkulan etkilerin çoğu diğer ülkelerde kendini
göstermeye başladı bile. ABD’de dolar basmak Çin’de enflasyonun yükselmesi,
Mısır’da gıda fiyatlarının artması ve Brezilya’da hisse senedi balonları
oluşması anlamına geliyor. Para basmak ABD borçlarının yabancı alacaklılara
daha ucuz dolarlarla ödenmesi için devaüle edilmesi demek. Gelişmekte olan ekonomilerde
devalüasyon, bu ülkelerin yaptığı ihracatın Amerikalılar için pahalılaşması
nedeniyle, daha yüksek işsizlik anlamına geliyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan
enflasyon da gelişmekte ekonomilerde ihtiyaç duyulan bakır, mısır, petrol ve
buğday gibi girdilerin fiyatlarının yükselmesi demek. Yabancı ülkeler ABD’nin
neden olduğu enflasyonla sübvansiyonlar, gümrük vergileri ve sermaye
denetimleri aracılığıyla savaşmaya başladı; kur savaşı hızla genişliyor.
Fed’in tirilyon dolarlık bir
ölçekte para basması yeni bir olgu olabilir ama kur savaşları yeni değil. Daha
önce de kur savaşları yapıldı –yalnızca 20. Yüzyılda iki kere- ve hep kötü
sonuçlandı. Kur savaşları en iyi koşullarda ticari ortaklarından büyüme
hırsızlığı yapan ülkelerin üzücü manzarasını sunabilir, en kötü koşullarda ise
ardışık enflasyon, durgunluk, misilleme ve fiili şiddet nöbetlerine dönüşürler;
zira kaynak kapışma mücadelesi, işgale ve savaşa yol açar. Tarihsel örnekleri
yeterince iç karartıcı olsa da bugünkü tehlike çok daha büyüktür, büyüklüğü
dünyadaki finansal bağlantıların ölçeği ve karmaşıklığı nedeniyle katlanarak
artmıştır.
İktisatçıların son yıllardaki
ekonomik felaketleri öngörmek ve önlemek konusundaki başarısızlıkları çoğu
gözlemciyi şaşırtmaktadır. Teorileri yalnızca faciayı önlemekte başarısızlıkla
olmakla kalmadığı gibi kur savaşlarını daha da beter hala getiriyor.
İktisatçıların SDR adı verilen küresel para birimi gibi son çözümleri, mevcut
çıkmazlardan hiçbirine çözüm getirememenin yanı sıra gizli tehlikeler içeriyor.
Bu yeni tehlikelerin arasında
yalnızca Amerika’nın ekonomik refağına
değil ulusal güvenliğimize yönelik tehtitler de var. Ulusal güvenlik uzmanları
dövizle ilgili sorunları geleneksel olarak Hazine’ye bıraktığından, sürekli
olarak Çin’in el altından yapıtğı altın alımlarından tutun da ulusal varlık
fonlarının gizli gündemlerine kadar uzanan yeni tehtitler çıkıyor ortaya. Her
türlü tehditten daha büyük olanı ise nihai bir bir tehlike: Bizzat doların
çöküşü. Üst düzey ordu ordu istihbarat görevlileri artık Amerika’nın benzersiz
askeri üstünlüğünün yalnızca doların aynı ölçüde benzersiz ve üstün rolüyle
sürdürülebileceğini anlamış durumda. Dolar çökerse, Amerika’nın ulusal
güvenliği de onunla birlikte çöker.
Mevcut kur savaşının sonucu henüz
kesin olamamakla birlikte, ABD ve dünya ekonomisinin liderleri önceki
kuşakların yanlışlarından ders almayı başaramazlarsa en kötü durum senaryosunun
bir versiyonunun gerçekleşmesi neredeyse kaçınılmaz olacak.
Kur Savaşları, James Rickards
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder